Türkiye, 2023 yılında yaşadığı büyük deprem felaketiyle sarsıldı. Bu olay, ülkenin afetlere karşı hazırlıklı olma ve ekonomik dayanıklılık konularındaki önemini bir kez daha gözler önüne serdi. TSKB Ekonomik Araştırmalar’ın yayımladığı yeni rapor, bu kritik konuları derinlemesine inceliyor ve geleceğe yönelik stratejik öneriler sunuyor. Gelin, bu çarpıcı raporun detaylarına birlikte göz atalım.
TSKB’nin Vizyoner Raporu: Deprem Sonrası Ekonomik Yeniden Yapılanma
TSKB Ekonomik Araştırmalar, “Virgül – Deprem Yılı Tek Bir Yıl Değildir” başlıklı yeni raporuyla, deprem sonrası ekonomik ve sosyal etkilerin uzun vadeli perspektifini ortaya koyuyor. Rapor, depremin etkilerinin sadece bir takvim yılıyla sınırlı olmadığını vurgulayarak, yeniden yapılanma sürecinin çok yıllı bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğini savunuyor.
Afet Bilinci ve Hazırlıklılık: TSKB’nin Taahhüdü
TSKB Ekonomik Araştırmalar, 2024-2026 döneminde araştırma gündemini “afet bilinci ve hazırlıklılığı” çerçevesinde planlayacağını taahhüt ediyor. Bu önemli adım, şu hedefleri içeriyor:
- Uluslararası kalkınma finansmanı kaynaklarının doğru alanlara yönlendirilmesi
- Deprem dışı afetlere karşı dayanıklılığın artırılması
- Her yıl deprem bölgesindeki toparlanmayı izleyen raporların yayımlanması
Ekonomik Toparlanma: Fiziki ve Sosyal Yeniden İnşa
Rapor, deprem bölgesindeki toparlanma sürecine ilişkin kritik değerlendirmelerde bulunuyor:
- Barınma Sorunu: Bazı kentlerde barınma koşullarının yetersizliği vurgulanıyor. Bu sorunun çözümü, insanların işlerine ve memleketlerine dönüşünü hızlandıracak.
- Sosyal Ağların Önemi: Kentlerin sadece binalardan ibaret olmadığı, yaşayan sosyal ilişkiler ağı olduğu belirtiliyor. Gerçek toparlanmanın bu ağların onarılması ve yenilerinin kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulanıyor.
- İşgücü Arzı: Sosyal ağların inşasını destekleyecek politikaların, işgücü arzı sorununu hafifletecek ve bölgenin yeniden güçlenmesinde kilit rol oynayacağı belirtiliyor.
Cinsiyet Eşitliği: Afet Sonrası Kritik Öncelik
Rapor, afet sonrası dönemde kadınların ekonomik ve sosyal hayata katılımının önemine dikkat çekiyor:
- Deprem bölgesinde kadın istihdam oranının ve göreli ücretlerin azaldığı tespit ediliyor.
- Bu durumun cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiği vurgulanıyor.
- Kadınların ekonomik hayata katılımının özel bir gündem maddesi olarak ele alınması gerektiği belirtiliyor.
Yeşil Dönüşüm ve Kapsayıcı Kalkınma Stratejileri
TSKB’nin raporu, deprem kentlerinde kapsayıcı kalkınma için stratejik öneriler sunuyor:
- Çevresel Ürünlere Odaklanma: Deprem bölgesinin yeniden yapılandırılmasında çevresel ürünlere öncelik verilmesi öneriliyor. Bu yaklaşım, bölgeyi bir yeşil üs haline getirmeye katkı sağlayabilir.
- Yeşil Ekonomik Alan Konsepti: Deprem bölgesinin, yeşil dönüşüme odaklı bir ekonomik alan olarak kurgulanması öneriliyor. Bu özel ekonomik alan, Türkiye’nin küresel yeşil dönüşüm sürecinde önemli bir üretim üssü haline gelebilir.
- Sürdürülebilir Tarım Pratikleri: Tarımsal faaliyetlerde sürdürülebilir pratiklerin yaygınlaştırılması ve toprağın karbon depolama kapasitesinin artırılması öneriliyor. Bu, karbon kredisi üretimi ve ek gelir imkânı yaratabilir.
- Kapsayıcı İstihdam Politikaları: Kadın, genç ve engelli istihdamından dijitalleşmeye, yeşil dönüşümden ekosistem dostu projelere kadar geniş bir yelpazede yatırımlar için bölgenin bir üs olarak belirlenmesi öneriliyor.
- Uluslararası Fonlama İmkânları: Düşük emisyonlu üretim, doğa temelli karbon depolama yöntemleri gibi alanlardaki ilerlemelerde ve afet sonrası toparlanmada yurtdışı fonlama imkânlarından faydalanılması öneriliyor.
Uzun Vadeli Afet Hazırlığı ve Ekonomik Dayanıklılık
TSKB’nin bu kapsamlı raporu, Türkiye’nin afetlere karşı hazırlıklı olma ve ekonomik dayanıklılık konularında uzun vadeli bir perspektif sunuyor. Rapor, sadece depremin etkilerini ele almakla kalmıyor, aynı zamanda ülkenin genel afet yönetimi stratejisine de ışık tutuyor. Yeşil dönüşüm, cinsiyet eşitliği ve kapsayıcı kalkınma gibi çağdaş ekonomik yaklaşımları da içeren bu rapor, Türkiye’nin geleceğe dönük ekonomik planlaması için değerli bir kaynak niteliği taşıyor.
Ülkemizin afetlere karşı daha hazırlıklı ve ekonomik açıdan daha dayanıklı hale gelmesi, uzun vadeli, stratejik ve kapsayıcı yaklaşımları gerektirir. TSKB’nin bu raporu, tam da bu ihtiyaca cevap veren bir yol haritası sunuyor. Şimdi, bu önerileri hayata geçirmek ve Türkiye’yi daha güvenli, daha sürdürülebilir bir geleceğe taşımak için harekete geçme zamanı.