İki kutba da eşit uzaklıktaki noktaların birleştirilmesiyle elde edilen, iki yarımküreyi birbirinden ayırdığı varsayılan bir çizgi değil, Güney Amerika’da bir ülke Ekvador. Doğu ve güneyinde Peru, kuzeyinde Kolombiya var. Batısı boydan boya Büyük Okyanus ile çevrili. O ünlü volkanik Galapagos Adaları da Ekvador’un sınırları içinde. Ve güzel haber! Türklerden vize istemiyor. Deniz seviyesinden 2 bin 850 metre yüksekteki Quito, dünyanın en yüksek başkentlerinden biri. Şehir, 1978’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde, tarihi miraslarını titizlikle korumuşlar… Ekvador, kıtadaki sömürge düzenine de ilk başkaldıran, İspanya’dan ayrılmak için ilk çağrıyı yapan ülke.
Mitad Del Mundo yani ‘Dünyanın Ortası’ Anıtı
Mitad Del Mundo ya da ‘Dünyanın Ortası’ başkent Quito’nun 22 kilometre dışındaki San Antonio de Pichincha kasabasında. Fransız matematikçi Charles Marie De la Condamine’in yaptığı ölçümler sonrası ekvator çizgisinin geçtiği nokta olduğuna karar verilmiş. Tam da o noktaya 30 metre yükseklikte Mitad Del Mundo-Dünyanın Ortası Anıtı yapılmış. Yetmemiş gidenleri mutlu edecek tesisler, seyir terasları, peyzaj düzenlemeleri, hediyelik eşya dükkânlarıyla zenginleştirilmiş.
Gelin görün ki modern GPS araçları icat olmuş ve bu yerin yanlış olduğu, gerçek ekvator çizgisinin o noktanın 200 metre ilerisinden geçtiği tespit edilmiş. Ah, vah etmek yerine hemen yeni noktayı Intiñan Güneş Müzesi içinde belirleyip anıtını dikmişler.
Ziyaretçiler yine de Dünyanın Ortası Anıtı’nı ziyaret etmeye devam ediyor. Onlar da 00.00 koordinatlarında bulunduğunuza dair bir belge veriyorlar ya da pasaportunuza damga vurup o anı ölümsüzleştiriyorlar.
Bulvarda sıra sıra volkan
Oralara kadar gitmişken Mitad Del Mundo’ya 5 kilometre uzaklıktaki Pululahua Krateri’ni görmenizi öneririm. En son 2 bin 500 yıl önce patlamış bir volkan. Yani artık tam bir ‘ölü volkan’. İnkalar yaşıyorlarmış kraterde ama 1825’te Dominikan keşişleri yerleşmiş. Volkanın içine merdivenlerle inilebiliyor. Kraterin kendi mikro iklimi ve verimli volkanik toprakları özel bitki örtüsü oluşmasını sağlamış.
Aslında Ekvador’da 17’si Quito yakınlarında olmak üzere 44 devasa volkan var. 200 kilometrelik rota boyunca devam eden 15’i aktif durumdaki bu volkanlar topluluğuna ‘Volkanlar Bulvarı’ diyorlar.
Quito’nun tarihi kesimi rengârenk evleri, meydanları ve kolonyal mimarisiyle çok şirin. Plaza de San Francisco Meydanı’ndaki San Francisco Kilisesi kentin en görkemli yapısı. Gençlerin ve turistlerin buluşma noktası Plaza de la Independencia; belediye binası, başkanlık sarayı, Quito Katedrali ve başpiskoposluk sarayına ev sahipliği yapıyor. Başpiskoposluk sarayı günümüzde alışveriş merkezi.
Başkentin en güzel mahallesi La Ronda’nın arnavutkaldırımlı sokaklarında dolaşmak, bohem kafelerde zaman geçirmek sizi 1800’lü yıllara götürecek.
Güney Amerika’nın en büyük neogotik kiliselerinden Voto Nacional Bazilikası, 115 basamaklı kulesiyle kentin en güzel yapılarından. Cesaretiniz varsa bu basamakları tırmanın ve ödül olarak da muhteşem bir kuşbakışı Quito manzarası kazanın.
Futbolu çok seviyorlar
Şehrin bu tarihi bölgesi geceleri sessizliğe bürünse de yeni yerleşim bölgeleri gece boyunca canlılığını koruyor. Zengin bir mutfak kültürü var. Karides ve ıstakoz en temel yiyecek ve burası aynı zamanda tam bir tropikal meyve cenneti.
Bir ilginç notla bitirelim yazıyı… Pek çok Güney Amerika ülkesinde olduğu gibi Ekvador’da da en sevilen spor futbol. Ancak 2007’de FIFA deniz seviyesinden 2 bin 500 metre veya üzeri yükseklikteki yerlerde maç yapılmasını yasaklayınca ülkede tam bir infial yaşanmış. Hatta halkın sokaklara döküldüğü büyük protestolara sebep olmuş