Evleri doğal afetlere karşı hazırlayan bir mimar Sam Bowstead. Ancak Şubat ayında Brisbane’deki evi sel suları tarafından yutulduğunda çaresiz kaldığını hissetti: “Evinize bunca zaman ve emek harcıyorsunuz. Ve onun sular altında kaldığını görüyorsunuz. Bu çok yıkıcı”.
“Daha önce aynı şeyi yaşayan insanlarla çalıştım. Şimdiyse benim başıma geldi. Suların bu kadar hızlı yükseldiğini görünce şok olduk… Birkaç saat içinde bir metreden fazla yükseldi. Evimiz için endişelenirken kendi güvenliğimiz için endişe etmeye başladım.”
Sonunda tek kaçış yolu bir bottu.
Bowstead’in deneyimi Avustralya’da yaygınlaşmaya başladı.
Geçtiğimiz üç senede yangınlar ve seller 500’den fazla insanın ve milyonlarca hayvanın hayatını kaybetmesine yol açtı. Kuraklık, hortum, çılgın medcezirler insanların hayatını etkisi altına aldı.
İklim değişikliği Cumartesi günü Avustralya’da yapılacak seçimde oy kullanacaklar için temel etken. Yaşam masrafları ve doğal afetlerin önemi daha önce hiç olmadığı kadar birbirine yaklaştı.
Climate Council sivil toplum kuruluşunun raporuna göre, Avustralya’da araştırmaya dahil edilen her 25 evden biri 2030’a kadar etkin şekilde sigorta edilemez olarak kaydediliyor. Yani ülke bir “sigorta kriziyle” karşı karşıya.
Kurum yöneticisi Amanda McKenzie, artık pek çok Avustralyalının evlerini ya da iş yerlerini sigortalamanın imkansız olduğunu düşündüğünü söylüyor.
En büyük sorun ise, 500 bin evin yüzde 40’ının sigortalanamaz olduğu Queensland eyaletinde görülüyor. Eyaletin başkenti Sam Bowstead’in evinin bulunduğu Brisbane.
SİGORTA FİYATLARI 2004’ÜN DÖRT KATI
Sigortacılar bu senekinin en maliyetli sel felaketi olduğunu belirtirken sigorta ücretlerinin ülkede her zaman yüksek olduğunu ekliyor.
Fakat yine de müşteriler ev sigortasına 2004’tekinin dört katı kadar ödeme yapıyor.
Kuzey Avustralya’daysa sigorta fiyatları daha da yüksek. Bazıları sigortaya ülkenin diğer bölgelerinden 10 kat daha fazla ödüyor.
BBC’ye konuşan Melbourne Üniversitesi’nden ekonomist Dr. Antonia Settle, “Bu muhtemelen Avustralya’nın en önemli yaşam masrafı problemi. Sigortası olmayan ev sahipleri en büyük varlıklarını kaybetme riski taşıyor” diyor.
Risk analizi şirketi Climate Valuation bu durumun sosyal eşitsizliği alevlendirdiğini ve “iklim gettoları” yarattığını söylüyor.
Yüksek riskli bölgelerdeki evlerin fiyatları ve kiraları ucuzluyor. Bu bölgeler terk edilse de ev sahibi olmak isteyen kişiler buralara yerleşiyor.
Michelle Vine bu örneklerden biri. Fiyatları uygun olduğu için hassas bölgelerden birine taşındığını, evi aldığı zaman sanki “piyango kazanmış” gibi hissettiğini söylüyor. Evi sular altında kalan Bowstead de benzer açıklamalar yapıyor.
PEKİ NE YAPILABİLİR?
Hükümet, kuzeyde felaketlerden etkilenmiş milyonlarca kişiye “tekrar sigorta” için yardım edeceğini söylese de bunun riskli bir politika olduğu düşünülüyor.
Ülkenin sigorta endüstrisini temsil eden Insurance Council of Australia da endüstri gözlemcileri de bunu istemiyor.
Politika özellikle, felaketlerden etkilenen ülkenin diğer bölgelerini kapsamamasından dolayı eleştiriliyor.
Hükümetin ya riskli bölgelerin gelişmesine kısıtlama getirmesi ya da insanları, evlerini felaketlere karşı korumalı hale getirmesi için teşvik etmesi bekleniyor.
Ancak Dr. Settle hükümetin aslında iklim değişikliğiyle ilgili bir şey yapmak konusunda gönülsüz olduğunu belirtiyor.
BÜYÜK YANGINLARIN ARDINDAN
2019-2020’deki devasa yangınların ardından Avustralyalılar daha sonra gerçekleşebilecek felaketlere karşı hazır olmaları konusunda uyarıldı.
Ancak iklim değişikliğinden en çok mağdur olan ülkelerden olmakla birlikte, Avustralya kişi başı en çok sera gazı salımı yapan nüfuslardan birine sahip.
Başbakan Scott Morrison’ın hükümeti 2030 yılına kadar sera gaz salımını yüzde 26 azaltma sözü verdi. Anthony Albanese altındaki İşçi Partisi ise yüzde 43 kesinti taahhüt etti.
İkisinin de Uluslararası İklim Değişikliği Paneli’nde önerilen yüzde 50’nin altında kalması ise dikkat çekiyor.
Avustralyalılar daha sert iklim hareketleri bekliyorlar ancak iki taraf da seçim kampanyalarında bu konuda oldukça sessiz kaldılar.
Özellikle kömür Avustralya’nın ekonomik gelişme, politika ve çevre konuları arasında önemli bir noktada bulunuyor.
Bu nedenle fosil yakıtlar seçimler sırasında politikacıların bahsetmek istediği konulardan biri değil.