Büyük yıkıma yol açan depremde ayakta kalsa da zamanla yıpranan konut ve iş yerlerinin yenilenebilmesi için Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında 2012’den bu yana uygulanan kentsel dönüşüm başvurularının alınmasına devam ediliyor.
Uygulamadan faydalanmak isteyen bina sahipleri, yaptırdıkları riskli yapı tespiti sonucunu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne ileterek kentsel dönüşüm başvurusunda bulunuyor. Onayın ardından yıkım ve inşaat süreçleri devam eden hak sahiplerine 18 ay kira desteği veriliyor.
Yalova’da yapılan başvurularda 2 bin 541’i konut, 336’sı iş yeri olmak üzere 2 bin 877 bağımsız bölüme sahip 926 riskli yapı için kentsel dönüşüm kararı verildi. Bunlardan yüzde 80’i yıkılıp yeniden inşa edildi.
Altınova ilçesinde riskli yapı tespiti yapılan bir binayı gezen Yalova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Hasan Sesli, Türkiye’de hasar tespiti ve mevcut binaların değerlendirilmesiyle ilgili iki yönetmeliğin yürürlükte olduğunu söyledi.
Binalardan alınan verilerle yapının riskli olup olmadığının belirlendiğini anlatan Sesli, “Riskli olduğu ortaya çıkarıldığında binanın yıkımı yapılır. Bu süreç vatandaşın başvurusu üzerine yapıldığı için kanunun verdiği yetkiler sayesinde kira yardımı, vergiden faydalanma gibi süreçlerden geçirilerek yeni binanın yapılmasına olanak sağlanmış olur.” dedi.
Sesli, bulundukları binanın kolonlarından birinden alınan karot numunesinden hazır beton kullanılmadığı, çakıllar ile çakıl kum dağılımının uygun olmadığının anlaşıldığını aktardı.
İrili ufaklı farklı boyutlarda agregaların olduğunu, beton harcının neredeyse kum gibi ufalanma noktasına geldiğini belirten Sesli, “1999 depremi öncesinde yapılan binaların üzerinden hemen hemen 30 yıl geçti. 30 yılı geçkin binalar, ekonomik sürecini neredeyse tamamlamış oluyor. Tabii o dönem yapılan binaların birçoğu denetimden uzak inşa edilmiş. Hem ekonomik ömrünü tamamlamak üzere olan hem de denetimden uzak inşa edilen binaların yeni yönetmeliklere göre gözden geçirilmesi ve durumlarının tespitinin yapılması elzemdir.” diye konuştu.
Sesli, 2007’de çıkarılan yönetmeliğe göre inşa edilen binaların da 2018’dekine göre kontrolden geçirilmesinin, yapıları depreme daha hazırlıklı hale getirilebileceğini vurguladı.
“BAZEN USTALAR KOLAYA KAÇABİLİYOR”
Ayrıca 2020’de inşa edilen ancak bodrum katında su tesisatı çekilirken kolon ve kirişlere zarar verilen bir binayı gezen Sesli, yönetmenliğe uygun yapılarda işçiliğin de önemli olduğunu dile getirdi.
Yeni yapılarda bu tür uygulamalara tanık olabildiklerini anlatan Sesli, şöyle devam etti:
“Bu uygulamalar binanın statik projelerinin dışında yapılan uygulamalar. Yapının denetim sürecinden bu çalışmaların da geçmesi gerekiyor. Çünkü ‘ince işçilik’ olarak nitelendirdiğimiz son işlemler ustaların eline bırakılan bir durum. Bazen ustalar kendi işlerinde kolaya kaçabiliyor. İşlerini kısa vadede daha hızlı yapabilmek için ne yazık ki bazı kolonlarda delmeler, kirişin açıklık bölgelerinde sıyırmalar yaparak tesisatın geçmesini sağlıyorlar. Ne yazık ki elektrik tesisatları da büyük sorun oluyor. Elektrik hatları genellikle kirişlerin orta bölgelerinden geçiriliyor ve bir boşluk oluşturuluyor. Bunların aşılabilmesi için ustalarımız ve sahada çalışan personelimizin çok ciddi bir eğitimden geçirilmesi gerekiyor.”
Laboratuvar denetçisi olan inşaat mühendisi İkram Yaralı da Yalova’da yapım tarihi 40 yılı bulan binaların yaklaşık yüzde 90’ında yoğunlukla deniz kumu kullanıldığını, tavanların bile çökmeye başladığını belirtti.
Yaralı, bina sahipleri ve kiracıların yapı güvenliği konusunda daha duyarlı olması gerektiğini kaydetti.
Veli Çalışır da 3 katlı aile apartmanları için kentsel dönüşüm başvurusunda bulunduğunu dile getirerek, “Bina neredeyse 50 yaşında. Önce can güvenliğimiz önemli. O yüzden binayı yıkıp yeni baştan yaşam alanı yapmak istiyoruz. Ayrıca yeni bina yapmak için uygun kredi desteği var, vergilerden muaf oluyorsunuz.” ifadelerini kullandı.