Evlere kapanma önlemleri gevşemeye başlarken, ekonomiyi tekrar canlandırmak yönünde beklentiler de artıyor. COVID-19 sonrası dönemde şirketlerin iş sürekliliği, koşullara uyum sağlama ve geleceği öngörme yetkinlikleri arasında denge kurmaları gerekeceği ifade ediliyor.
Dünyanın birçok ülkesinde kısıtlamaların gevşetilmeye başladığı bir dönemde Bain&Company, “İşe Geri Dönüş” başlıklı yeni araştırmasının sonuçlarını yayımladı. Araştırma, son derece farklı bir ortamda faaliyet göstermek durumunda kalacak şirketlerin karşılaşacakları en kritik sorunları aşmak için nasıl düşünmeleri gerektiğine dair bir rehber sunmayı amaçlıyor.
“Yöneticilerin çoğu için görev bir işi tekrar başlatmaktan ziyade, potansiyel olarak işi sıfırdan kurmaya benzeyecek” ifadesini kullanan Bain&Company Türkiye Ortaklarından Ozan Bayülgen, “İş başı yapmak, ışıkları açıp operasyonları kaldıkları yerden tekrar başlatmaktan çok daha karmaşık bir süreç olacak.” dedi.
Araştırmanın dikkat çeken ayrıntıları…
Yeni talep yapısını anlamak
Şirketler, bir iş kuran herkesin karşılaştığı soruları yanıtlamak zorunda kalacak. Hangi müşteri ihtiyaçları için hizmet sunuyoruz? Talep nerede ve iş modelimizi bu talebi karşılayacak şekilde nasıl uyarlamalıyız?
Denklemin talep tarafını değerlendirmek, iş gücü ihtiyaçlarını ve farklı çalışan gruplarının iş yerlerine dönmek konusundaki önceliklerini belirlemek için bir başlangıç noktası oluşturacaktır.
Bu noktadan yola çıkarak çevik ekipler kurmak, hızlı değişmesi beklenen bir faaliyet ortamına uyum sağlamanın ve iş sürekliliğini gerçekleştirmenin en etkin ve ölçeklenebilir yoludur.
İş gücünün güvenliğini sağlamak
Gerçek talebin izini sürmek şirketler açısından kaç kişinin nerede işe dönmesi gerektiğini belirlemek için akılcı bir yol sağlayacaktır. Ama nasıl bir iş gücü gerektiğini, kimlerin iş başı yapması gerektiğini anlamak zorlu yeniden toparlanma sürecinin daha başlangıcıdır. Her şirketin karşılaşacağı temel soru sürekli değişen bir ortamda çalışanların güvenliğinin nasıl karşılanacağı ve işe döndükleri takdirde karşılaşacakları risklerin nasıl hafifletileceğidir.
İş yerinin yapısına bağlı olarak (örneğin müşteri ile yüz yüze çalışılan bir mağaza, ofis, fabrika, depo veya müşterinin evi gibi) riskin derecesi de önemli ölçüde değişmektedir. İşe dönen çalışanlar için riski hafifletmek yeni politikalar, yeni altyapı ve çalışanlar açısından çalışma ortamına uygun davranışsal değişiklikler gerektirecektir.
Ozan Bayülgen, bu konuda şunları söyledi:
“İşe dönüş liderler için tam bir kader anı olacak ve çalışanlar arasında güveni sağlamak kritik önem taşıyacak. Çalışanların sağlığı ve güvenliği için şirketlerin çok dikkatli ve yaratıcı bir şekilde somut önlemler düşünmesi gerekecek.”